11 Eylül 2013 Çarşamba

  İnsan küçükken her şeyin hayalini kurabiliyordu. Onu geçtim hayal kurabiliyordu, hayaller aleminde kendini istediği kişi olarak görüyor, film gibi bir hayatta kendini baş rolde izleyebiliyordu. Yıllar geçtikçe sözde hem vücudumuz hemde fikri açıdan geliştiğimizi söylüyorlar doğrudur ama en önemli şeylerden birisi geriliyor bizde. Hayal kurmuyoruz, hep bir işimizin olduğunu söylüyoruz olmasa bile bir şeyi kendimize iş ediniyoruz. Hep insanların, arkadaşlarımızın arasında olmaya çalışıyor olamayınca eksiklik sayıyor her anı onlarla geçirmenin uğraşını veriyoruz.
   Yalnızlık her zaman kötü değildir. Onlarca insanın içinde olduğumuz halde kendimize yabancı kalıyoruz ve yalnız hissediyoruz kendimizi o bedende. Bazen durup kendimizi dinlememiz gerekiyor, onunda bizimle konuşmaya, dertleşmeye ihtiyacı var. Mesela yalnız kalmadan anlatamıyor bize hayallerini, dargınlıklarını, gelecekle ilgili planlarını... Biz onsuz olamayız ama onsuz-muş gibi davranabiliyoruz bir şekilde ya bu da bir yetenek elbette.
   Hayalsiz yaşamanın hayatı monotonlaştırdığını, bizim koca bir denizde akıntıya kapılıp gittiğimizi görmeliyiz. Benim buna eşdeğer gördüğüm bir örneği sizlere sunmak istiyorum. Uyku hastalığı yaşayan ve rüya göremeyen insanların psikolojik sorunlar yaşaması. İşte hayalsiz bir hayatta bizde monotonlaşarak, dert edinerek, rüzgarla savrulan polenler gibi etrafa saçılarak hayat yaşıyoruz ve bu bizi yıpratıyor.
  Bunun tek reçetesi ise çok basit:
    AYLAR SÜREN SIKILMIŞLIK HİSLERİNE ARTIK BİR SON!
   5 DAKİKADA HAYATINIZA HUZUR, MUTLULUK, KEYİF VERECEK BİR ÇÖZÜM VAR SİZLER İÇİN!
   VEEEEEE.... HİÇ BİR MASRAFI YOK! EVET İYİ DUYDUNUZ'
   TEK YAPMANIZ GEREK BOŞ BİR ODAYA GEÇİP YALNIZ KALMAK VE HAYAL KURMAK!
   Tek kişilik dev kadrolu filminizi izlerken sizlere iyi seyirler... :)